4 Temmuz 2010 Pazar

Sevgilim, Keşke Sen de Ölebilseydin!!! (II.Yaşam)


II. Yaşam

"Sevgilim, Keşke Seni Ben Öldürebilseydim!!!"
Uykusuz gecelerde görülen rüyaların, yaşanacak birer kâbuslar silsilesi olacağını gökyüzünden ay düştüğünde anlamaya başlamıştı. Rüzgârsız havalarda anlayamazsınız doğanın size ne söylediğini.
Rüzgârsız, ne idüğü belirsiz ve biraz da şalgam tadında bir gündü.
Bir çift siyah deri eldiven bırakılmıştı o gün posta kutusuna. Oysa daha birkaç saniye önce, ısırarak öpmüştü dudaklarını mavi soluklu adam. Duvarları yeşile boyalı oda da majör heyecanlar yaşanmıştı gramofonda Paganini diyezleriyle. Şehvet, yeşile boyalı oda da mavi soluklu adamın kasıklarında Caprice No.24 in A Minör’dü.

Ötenazi hakkı siyah deri eldivenli kadına verilmişti.

Sustu, konuşmak gereksizdi. Biliyordu, anlatsa da anlamayacaklarını terörize edilmiş duygularını… Bir halk mitinginde çıkan bir kargaşada gümbürtüye gideceğini… Gözyaşlarından akan tuzu damıtıp acımasızca kullanacaklardı demagoji sanatına tat versin diye.

Sustu, konuşmak gereksizdi. Gözyaşları tahta, tozlu zemine damladı. Erkek ağlamayacaktı, biliyordu. Ağlarsa meşhur olacaktı.

Duvarları yeşile boyalı oda da son sözleri şunlar oldu:

“Ekim’in yirmi yedisinde
bir Jülyen Takviminde
Salvador Dali gerçekliğinde gerçeküstü gibi gösterilmek isterdim sevgilim.
Taksiratımı affetsin evliyalar, ulemalar ve ehli dubaralar
-"Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır. "
Rendekar yalan söylüyor; düşünüyorum ama ölüyorum.

Keşke sen de ölebilseydin!
Ölümümden yirmi yedi yıl sonra mezarıma Kafka mavi bir gül bıraksın
Nietzsche uğruna delirdiği kadını sevmeyi bıraksın
Vincent artık turuncu günbatımları çizmesin
Hee birde şu kestiği kulağı bana göndersin.
Marx’a da söyleyin proletarya hayali gerçekleşmeyecek
Yavaş yavaş söyleyin, yıkılmasın.

Sevgilim, keşke sen de ölebilseydin!
Son olarak sevgilim, Tom Waits’den “Jesus Gonna Be Here” çal
bir şişe jeam bean dök toprağıma.

Sevgilim,
Sevgilim keşke seni ben öldürebilseydim!
Bir aşığın ulaşabileceği en üst mertebeye ulaşabilirdim böylece.
Seni kendi ellerimle öldürebilseydim
Belki o zaman kalbinde beni taşırdın ebedi hayatına
Sevgilim, keşke seni ben öldürebilseydim!”


Bir çift siyah deri eldiven yeşile boyalı olan duvarları kırmızıya çevirmişti.
Bir damla gözyaşı aktı siyah deri eldivenli kadının ağıt çukurlarından mavi soluklu adamın yanaklarına.
Çıkarıp attı eldivenlerini odanın en uzak köşesine.
Birkaç saat önce majör heyecanlar yaşanan oda da şimdi majör acılar vardı; çıplak, masum elleriyle bir kadının ağıt çukurlarında.

Çıplak, masum eldivenli kadın – “Keşke ben de ölebilseydim sevgilim!”

Devamı başka bir bedende…
.....
Meral Güler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder