26 Nisan 2010 Pazartesi

“Biz yasal olmamalıyız”


Makul karşılanması beklenen bir ayrılığın makul karşılayacak tarafın ben olması çok da tesadüf olmasa gerekti. Yapabileceklerim istediklerimden kısıtlıydı. Makul olmalıydım. Her istediğimi elde edemezdim. Hayal ettiğimde dokunamazdım.
Makul davranmalıydım.
Sarılışlarımız, öpüşlerimiz, sevişmelerimiz…
Kolu, bacağı sandım kendimi bu aşkın. Yürütebileceğimi, yürüyebileceğimizi sanmıştım.
El pençe divan kendime yalvarırken, yapacaklarımdan ben bile korkarken, bir filmin kötü bir karakteri gibi müstehzi bir gülüş, tekrar hatırlattı kendini o gizemli ses.
-Gece mi benden alıyordu rengini yoksa ben mi geceden? Herkesin içinde vardır benden bir parça. Korkularıyım düşüncelerinizin. İçinizdeki karanlık benim. Hapsolduğunuz, karanlıktan gözünüzün görmediği, sesinizin yitip gittiği dehliz; benim. -
Yok, yok… Makul derecede olmalıydı korkularım.
Elektrikli sandalyede sallanmalı gökyüzüne doğru
Sallandırmalı günaha batıp çıkmış bu bedenlerimizi
Adımız yazılmalı sokak arasındaki sıvası dökülmüş bir duvara
Ağızlarda sakız olmalıydık, çiğnenmeliydi aşkımız başka ağızlarda
Makul mü? Yok, yok, o dediğinden olamam, olamayız.
Sen gittiğinde ben makul karşılamamalıyım.
Kırmalı, dökmeli, yırtmalı bir şeyleri. Belki sana bağırmalı ya da yalvarmalı:
“Koru beni sensizlikten”
Makul bir terbiyesizlik içerisinde uzanıyorum yanına
Ürkek, alacaklı ve gayri ahlaki:
“Biz yasal olmamalıyız”

Meral Güler

25 Nisan 2010 Pazar

Başladığım yerde miyim?


Başladığım yerde miyim?
Sen yokluğunla ve bıraktığın ızdırabınla şehrimdeyken, ben bir gün gelecek ihtimalini taşıyan, çürümeye yüz tutmuş bedenimle bıraktığın şehrindeyim.
Bu şehirde yaşamak nasıl bir duygudur bilemezsin Sen. Her sokak başı Sen, her sokak sonu sensizlik.
Birlikte girdiğimiz her sokağın sonunda tek başına kalabalığa karışmak ne demek bilemezsin.
Gecenin bir vakti şaha kalkmış kâbuslarımı üzerime gelirken görmek ve hayali bir gölgenin karşısında sırf sen değdin diye bir yastığa sarılmak. Dua niyetine adını sayıklamak. Ne demek bilir misin?
Başladığım yerde miyim?
Yanaklarında biriken tuzlu su göğsümden aşağıya doğru aktığında, kanayan hücrelerimin sızısını dindirme isteği çaresizliğimin son evresiydi. Kimin için ağladığı önemli miydi? Ya da ne için. Tanrım, ne büyük acizlik bir başkasına yakılan ağıttan kendine pay çıkarmak.
Sonra düşünüyorum sessizce ve biraz kendime ihanet edercesine; hayata mı geç kalmıştım yoksa seni yaşamaya mı?
Verilen her iki savaşta da mağlup gelmek; hem sana hem kendime.
Başladığım yerde miyim?
Her şeyimi kaybettim. Bir tek içimdeki seni kaybetmedim.
Başladığım yer Sensin.
Sendeyim.

Meral Güler