Güneş yerküreyi yağda kavrulan soğan gibi kavuruyordu.
Hangi ülkede olduğunu bilmediği bir şehrin asfalt yollarında benzini tükenmiş arabasını 35 adım arkasında bırakmışken, gömleğinin sol cebindeki 2 kişilik fotoğrafı çıkardı.
Yüzlerini artık tanımadığı bu iki kişinin fotoğrafına iyice baktı. Sonra ceketinin cebinden sigara tablasını çıkardı. Özenle sardığı sigaralarından bir tanesini aldı. Dudaklarına aldığı sigarayı j&b çakmağıyla ateşleyiverdi tutkusunu. Sigarayı içine çekerken, sigaradan gelen sesler şehvetin sesleriydi.
Siyah, koltukları deri, benzini tükenmiş arabasında bıraktığı telefonuna, gömleğinin sol cebinden çıkardığı ve yüzünü tanımadığı 2 kişiden esmer, gamzeleri olanı bir mesaj atmıştı. Ama bu mesajdan habersiz 35 adım ötede ağzındaki sigara ile 2 kişilik fotoğrafa bakan adam, “Sadakatin bana değil” diyerek buruşturup ağzına atıverdi.
Siyah… Koltukları deri… Telefonundaki 1 mesajı ile… Benzini tükenmiş arabası 45 adım arkasında kaldı.
Siyah… Koltukları deri… Telefonundaki 1 mesajı ile… Benzini tükenmiş arabası 55 adım arkasında kaldı.
Siyah… Koltukları deri… Telefonundaki 1 mesajı ile… Benzini tükenmiş arabası 65 adım arkasında kaldı.
Kafasında çalan “One More Cup Of Coffee” şarkısının sesini yükselterek 75, 85, 95 adım…
Meral Güler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder