25 Ocak 2011 Salı

Booomm... Boooommmm...

Hayatının bir mayın tarlasına dönüştüğünü kaldırım köşesinde dilenmeyi alışkanlık haline getirmiş üzeri yırtık, pırtık ve yüzü kara kalem çalışmasını andıran adama baktığında anlamıştı.
Niye o adama bakıp anlamıştı diye sormayın. Anlamıştı işte. Sanki her yaptığı normaldi de bu mu anormal geldi.
Yollarına aşina olduğu sokaklardan geçerken içinde her mevsimin biraz soğuk biraz sıcak rüzgarlarını hissetti. Önüne eğilmiş erguvan ağaçlarının dallarını, şehri terk etmekte olan sarışına (güneşe) uzattı.
Gecelerin gündüzle, gündüzlerin geceyle yarıştığı şehirlerin insanlarının mezarlarını kazmak istiyordu. Birkaç kazma kürek yeterdi tüm nefretini fosil yapmaya. Acımasızda değildi o kadar. Kabirlerindeki çiçekleri sidiğiyle sulayacaktı. Önceden yapmıştı bütün planını. Bunların hepsi nefretten ibaret temenni buketleriydi.
Tarlasına ürün yerine mayınları kim ekmişti? Bilmiyordu.
Başkalarının ağızlarında sakız olmuş, çiğnenen hayatı sadece bir isimden ibaret değildi. Yaşamına bir sürü sürüngenin takmış olduğu sıfatlarla yaşamak zorunda olduğuna inanıyordu. Niye ki? Ömrü sıfat tamlamalarından mı oluşuyordu?
Okyanusa karışan denizin içerisinde ayakları yosuna basmış gibi kaygandı hayatı. Zincirleme günah tamlamasını da tamladıktan sonra yükleme ne gerek vardı. Gizli özne ifşa olmuştu.
Tuzunu içtiği denizlerin artık tatlı olduğuna inanan biriydi.
Bir sürü edebiyatçının eserlerine konu olduğu, sevgililerin gece en masum ve en şehvetli simgesi ay, onun için bir karpuz dilimini anımsatıyordu. Kızmayın ona. Böyle biriydi işte. Olamaz mı?
Şehrin en işlek caddesinde – İstiklal değil, ama neresi bilmiyorum- durdu ve kendinden başka her şeye baktı. Kendisinin etrafında hareket eden her şeye baktı. Bir ilah gibi hissetti kendini o an.
Üst dudağının sağ alt kenarından hin bir tebessüm sarkıverdi alt dudağına.
-Tüm mayınlarımı patlatmaya gidiyorum. Efendim, duymadım. Ölebilir miyim? Umurumda mı sanıyorsunuz.
Sarkan tebessümünü kıvrak bir dil hareketiyle kavradı.
Yürüdü.
Etrafında bir sürü insan havaya uçmaya başladı.
Boom… Booommm…

Meral Güler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder