18 Ocak 2010 Pazartesi

Sevgilim, Keşke Sen de Ölebilseydin!!!



“Sevgilim, Keşke Sen de Ölebilseydin!!!”
I.yaşam
“geçkaldım” isimli genç kızın çığlıkları, bir daktilo, tavana asılmış ve aşağıya sarkan kitaplar, masanın üzerinde yarım bırakılmış bir fincanın içinde soğuyan kahve ve duvara asılmış kocaman bir dali resminin olduğu oda da duyulmuştu. Apartman sakinleri çığlıkların geldiği odaya girdiklerinde kitapların arasından aşağıya sarkan gencin cansız vücudunu buldular. Diz kapaklarının üzerine doğrulmuş, acısını söndürebilme uğruna sallanan sevdiğinin morarmış ayaklarını öpen kıza, nasıl bakacağını şaşıran gözlerin sahipleri vardı.

Vaziyetin trajedisini unutup isnat yapmaya başlayan komşular- ki onlar ölen gencin komşuları değildiler… ki onlar ölen genci pek de sevmezlerdi ... ki onlar bazı gecelerde iki gencin neler yaptıklarını kınayarak mahallede iğrenç laklaklarına konu etmiş acizlerdi- olağan, beklenen ve en çokta umursamaz bir tavırla: “Yazık… Kız ortada kaldı” lakırdılarıyla odadan ayrıldılar.

Birlikte olduğu kıza intiharını haklı kılan bir mektup bırakmıştı biraz müsvette, biraz haklı, biraz erdemli, biraz…

Dörde katlanmış biraz cesur kâğıdı okumaya başladı;
"Hoşçakal Sevgilim, hoşçakal…
Belki de bu bir veda değildir.
Sakın üzülme, sakın ağlama.
"Şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm,
Ama pek öyle sayılmaz yaşam da."
Biliyorsun, ecelini bekleyecek kadar sabırlı bir insan değildim. Sana hep kendimi öldüreceğimi söyler dururdum ya.
Keşke sen de ölebilseydin.
Son kez yazıyorum. Fark ettiysen daktilo ile değil, kendi el yazımı kullandım, senin için sevgilim.
Sakın kendini suçlama
Celan gibi kendimi bir ırmağa atabilirdim ya da
Jozsef gibi bir trenin altına atabilirdim
Ben Yesenin gibi ölmeden önce bileklerimi keserek yazdığım mektubu okumanı istedim. Sonra da
Tavanda asılı olan bedenimi öpmeni.
Sevgilim, keşke sen de ölebilseydin.
Hani bana diyordun ya hep senin miyim, evet sevgilim
Hem de tüm iliklerine kadar benimsin.
Yine benimsin.
Keşke sen de ölebilseydin
Rüzgârlı, mor bir akşamda.
Biliyorum sevgilim,
Şimdi beni hiçbir mezar kabul etmeyecek, kimse üzerime toprak atmayı istemeyecek, tamuya gidecek diyecekler
Hiçbiri umurumda değil
Beni kalbine göm sevgilim, kalbine göm
Dua yerine şiirler oku bana
Sevgilim,
Sevgilim, keşke sen de ölebilseydin!!!"
Daha az ağlamaya başlayan kız, derin bir nefes alarak ayağa kalktı, son ses açtı Chopin’den Nocturne in G minor sanki duyacakmış gibi sallanan, dua etmeye başladı;
"çelişkili kuvvete dönen yapışkan bir ölü varkorkulan otobanın ortasında viraj yaratan.bir dedektif hissiyle yaklaşırken dünyaya aytoprak tutarken elini cetvelle çizilmiş suyungözlerini düşürmüş bir genç kız gibi mağrurve diken diken; arabanın bagajında bir ölü vardireksiyondaki cesetle hayatı tartışan."

Meral Güler

1 yorum:

  1. Son paragraftaki şiir Küçük İskender'in "Gece Kuklaları" adlı şiiridir.
    Fotoğraf mavimelek.com sitesinden alınmıştır. Sadece renkleriyle oynanmıştır.

    İyi okumalar.

    YanıtlaSil