19 Ocak 2010 Salı

Ayrılıkların Tren Garı - 2006



2006 yılında lise 3 de yazdığım bir yazı. Yarışma için "Tren" konulu bir komposizyon yazmamız istenmişti. Ben de bunu yazmıştım. 4 tane edebiyat hocam vardı. Biri dışında hepsi beğenmişti. O hocam sağolsun bana; "Tren deyince, ne bileyim demiryollarını falan yazsaydın." demişti. Çok gülmüştüm, tabi hocalarımda. Saygı,sevgi ve gülerek anıyorum hocamı. He son olarak yazıyı yarışmaya yollamadım. Ben de kaldı, iyiki de ben de kalmış. Değişiklik yapmadım, nasıl yazdıysam öyle kaldı. Hatalarım affola...

Ayrılıkların Tren Garı

Yakınlarda bir yerde… Bir tren geçiyor iklimine şahit ettiği yerden, tozuna toprağına bulanmış sevdaları tüttürüyor o küçücük bacasından. Bekliyorum gelir diye ayrılıkların tren garında. Bir uğultudur gidiyor sensizliğin ardından kalan boş bakışlar.

Yakınlarda bir yerde… Bir tren geçiyor gecenin karanlığının tam ortasından. Geceyi zincire vurarak gelir en kuytu yerden. Kavuşamayanların figanını, teğet geçen sevdaların hüznünü ve ertelenmiş bu günleri içli bir türkü gibi yanık yanık seslendirerek geçiyor bozkırın tam ortasından. Belki bir bakış, belki bir ahh çekerek bakıyoruz ardından. Belki de son bir elveda… Uzaklara sesleniyordu vagonun çığlığı. Uzaklarda bir yerlerde, açık denizlerde başka bir yaşamın olduğunu bilerek yaşadık, duyduk ama göze alamadık uzakları… O yüzden hep başkaları trenin yolcuları oldu, bize arkasından bakmak…

Denizlerin hırçınlığını yüklenmiş bir tren geçer kıyı şeridi olan köylerden. Kalbinin güvertesine buyur edemeyen kaptanların soğukluğunu taşır. Burun deliklerinde yosun kokusu, avuçlarında bir yumrukluk özgürlük. Karşı çıkıyor deryalara ve bir nara basıyor gökyüzüne.

Yıkık-dökük, viran şehirlerin sessizliği oldu trenin gezişleri.. Bir boşluktur ilerledi zamanın evrelerinde. Trenin dönüşünü bekleyenlerin adresi oldu sonsuzluk. Duygularını bir Anadolu treninin arkasına bağlayanların ağıtıdır bu; Anadolu’nun her mezrasına uğramış bir türküdür. Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda bir ses duyduk hayaller şehrinden yüreğimize fısıldanan. Ben o sözlere kandım. Susturulması gereken bir yürek büyüttüm. Senin hayalinle avunurken öyle bir tren geçti ki yüreğimin tam ortasından, hep aynı izleri bırakarak raylara sürtündü. O kadar ağırdı ki trenin yükü raylardan her geçişi yüreğimi kanattı. Kan kusturdu…

Yakınlarda bir yerde… Bir tren geçiyor ismi “SEN” olan. Bir türlü yolcusu olamadığım fakat rüyalarımda yolcusu olduğum ben. Geç kalınmışlığın acısıyla irkildim hep rüyalarımdan. Gözlerimde uykunun vermiş olduğu tesir, yüreğimde ise bir tren, ismi “SEN” olan. Nereden geçtiğini bilmediğim bir tren geçiyor. Bir tarafta ben, karşı tarafta sen, ortada bir tren. Bir film karesinden şeritler gibi geçiyor gözlerimde hayalin. Gökyüzü ağlıyor, ağaçlar ağlıyor… Bir tren geçiyor bizi böyle gördükçe kendini raydan raya vuran. Yorgun bedenini rayların üzerine bırakmış bir tren geçiyor dumanını arkasında bırakarak. Uzaklara yol alıyor hasret yüklü tren. Yakınları uzak ettik. Bu yüzden uzaklar yasak bize. Ve bir tren geçiyor tıpkı senin gözlerin gibi dalıp giden. Belki bu yüzden gözlerine her bakışım kayboluşlarımın adresi oldu. Belki de bu yüzden bu aşkın kahramanı sen, isimsiz neferi ise ben oldum.

Kazmış olduğun aşk siperlerinde yolumu kaybettim. Düşman siperlerde mi yer alacaktık haa… Hani her öykümün başlangıcı “SEN” olacaktın. Hani her üçyüzaltmışbeş güne seninle başlayacaktım. Hani her güzel şeyin adı “SEN” olacaktın. Hani mutluluk hep benimdi. İçine düştüğüm siper mezarım oldu. Üstüme toprak atma, Üstüme ayrılık atma. Üstümü AŞK at. Üstüme seninle vaat edilmiş o nice üçyüzaltmışbeş günlerin hikâyesini at. Söylenmemiş sözler gibi canımı acıtıyor zaman. Acımı kamçılıyor ayrılığın. Bekliyorum ayrılıkların tren garında. Gel de ertelenmiş bugünlerin acısını göçmen rüzgârların göğsüne atalım.

Uzaklarda bir yerde bir tren geçiyor. Senin gözlerinin önünden benimse taa yüreğimden. Saat 14.10. Gar yine bomboş, yine sensiz. Anladım, gelmeyeceksin. Hoşçakal ayrılıkların tren garı, hüznün keder yüklü: Hoşçakal…
Uzaklarda bir yerde: SEN
Yakınlarda bir yerde: SENSİZLİĞİN ACISI


Meral Güler

2 yorum:

  1. Yazınızı beğendim, sizde benim blog sitemi ve web sitemi ziyaret etmek istersiniz çok mutlu olurum..
    www.muratozdas.blogspot.com
    www.ortaminikur.com

    YanıtlaSil
  2. Canım yüregine saglik.. yüreginden süzülenler bizlere de ulasti ve harikalar... daha umutlu yazilarini da okumak dilegiyle :)

    YanıtlaSil